
Gerçek ise, kahvenin, yedigimiz diger dogal gidalar gibi, kimin kullandigina, ne kadar kullandigina, nasil hazirladigina bagli olarak degisebilir. Çünkü sonuç yararli veya toksik olabilir.
Diyet ve detoks programlarinin baslangiç noktasinda kahveyi hayatimizdan çikarmamiz öneriliyor ve pek çok kötü tarafindan bahsediliyor. Kahvenin yarari var mi sizce?
Kahvenin aslinda bir meyve çekirdegi oldugunu unutuyoruz (veya farkinda degiliz). O aslinda içmeden önce temizlenmis, kurutulmus ve kavrulmus bir dutun çekirdegi.
Kahve, yüksek konsantrasyonlarda antioksidanlar içerir ve dogal olarak hücrelere zarar veren, yaslanmayi tetikleyen ve hatta kansere neden olarak rol oynayan çevresel toksinlerle mücadele eden önemli besin maddelerine sahiptir.
2010 yilinda yapilan bir çalismaya göre, küçük bir fincan kahve yaklasik 387 mg antioksidan içerir ve bu oran kirmizi saraptan, yesil veya siyah çaydan daha fazladir. Kafein, egzersiz gibi beyin fonksiyonunu ve fiziksel performansi artirir.
Öte yandan olumsuz taraflarina bakacak olursak, kahve hafif bir diüretiktir, bu yüzden daha hizli dehidratasyona neden olabilir. Bir uyarici olarak kahve, adrenalin artisina sebep olabilir. Örnegin adrenalin yorgunlugu olan birinin yasadigi belirtiler bir fincan kahveye bagli olabilir. Gün boyu kahve içenler ve kafein yüzünden uyumakta güçlük çekenler adrenal yorgunluguna deginir.
Kahvenin, seker ve islenmis tatlar gibi istemediginiz toksinler için uygun bir araç olduguna dikkat etmek de önemlidir. Bu yüzden kahveyi sade içmek gerekir. Insanlari kahvelerini siyah ve sade içmeye tesvik ediyorum. Süt kullanmak isteniyorsa eger bulabilirseniz keçi sütünü öneriyorum.
Kahveyi nasil içmeliyiz?
Kahve oldukça asidik oldugundan ve sindirim sisteminde biraz agresif olabileceginden, insanlara günün ilk ögünü ile kahve içmelerini öneriyorum. Kahve ile hafif bir ögün kafein emilimini yavaslatabilir. Mide agrisini engelleyebilir. Kahveye eklenecek hindistancevizi yagi, zeytinyagi veya çig tereyagi gibi saglikli bir yag yag yakimini hizlandirabilir.
Kahvenin yararlarinin dogru doz ve her birey için dogru zamanlama ile ilgisi vardir. Bir portakal yemenizi önerdiysem, C vitamini ve diger besin maddelerinin faydalari belli olur. Bir seferde bir düzine portakal yemenizi istemis olsaydim fazladan seker, kalori ve asit size kendinizi çok da iyi hissettirmeyecektir. Günde 5 fincan kahve içmek hiç kimse için iyi olmayacaktir. Önemli olan dozdur. Kendimizi bir kupa ile sinirlandirdigimizda, potansiyel tehlikeler olmadan kahvenin faydalarini elde ederiz.
Kahve içmek için zamanlama ne kadar önemli?
Ayurveda bakis açisindan bakarsak, kahve içmek için günün en iyi zamani sabah 06.00 ile 10.00 arasindadir. Bu saatler “kapha zaman” olarak kabul edilir, yani “agir, dünyevi zaman” anlamina gelir. Sicak ve enerji veren kahve, sindirimi ve zihni, günün o saatiyle dengelenecek sekilde uyarabilen bir tezattir.
Ayni zamanda diger vitaminlere veya takviyelere göre kahvenin zamanlamasini önermekteyim. Örnegin B vitamininin etkisi kahve tarafindan azaltilabilir, bu yüzden ayni zamanda alinmamalidir. Kahvenin, aldiginiz baska bir seyle olumsuz etkilesime girmediginden emin olmak için saglik uzmaniniza danisin.
Kesinlikle kahve içmemesi gereken insanlar var mi?
Mideniz asidik maddelere karsi hassassa, kahve sizin için en iyi sey olmayabilir. Endiseli veya heyecanli yani kaygili iseniz, ayni sey geçerlidir. Fakat burada vurgulanmasi gereken asil ifade “su an”. Vücudumuz akicidir. Sürekli degisir. Bir gün kahve harika olabilir. Siradaki gün çok degil. Herkesin kendi bedeninin sinyalleri ile temas kurmasi ve onlari okumayi ögrenmesi önemlidir; o zaman, gerçek bilgilere dayanarak seçim yapabilirsiniz.
Halen uykunuz varsa, anksiyete, kan basinci sorunlari ve / veya herhangi bir asit reflüsü çekiyorsaniz, su an için kahveyi yeniden düsünmenizi öneririm…
Kahveyi kafeinsiz mi içmek gerekir?
Kafeinsiz kahve islenmeyi gerektirir ve islenen seyleri yemenin veya içmenin dogru olmadigini düsünüyorum. Vücut tüm yiyecekleri sever – ayni nedenle çogu insan için yumurta aki önermem. Doga, müdahale etmemize gerek duymadigimiz bir bilgelige sahiptir. Kafeinsiz kahve içmek istiyorsaniz, kullanilan süreçleri arastirin. Pek çok kafeinsizlestirme prosesi, kafeinleri parçalamak için güçlü çözücülere dayanir; bu, eger çok az miktarda olsa sakincasi yoktur, ben de içerim.
Zinde kalmak, enerji saglamak için kahve içmek dogru mu?
Vücut dogal bir bilgedir. Onu dinlemek gerekir. Eger dinlenmeye ihtiyaciniz oldugunu hissettiginizde, vücudun dogal döngüsünü zorlamak için kahve içmekten ziyade dinlenip vücudun enerjisini yeniden insa etmenin bir yolunu bulmak en iyisidir.
Vücudumuzu baskilarla tüketmek kolaydir. Mesele su ki, vücudumuzun yavaslama süresine olan dogal ihtiyacini görmezden gelmek için kahve içersek, yaptigimiz tek sey biyolojik gerekliligi ertelemek ve daha sonra kendimizi daha büyük bir zarara ugratmaktir.
Örnegin, çogu insanin enerji seviyeleri 14.00 ile 16.00 arasinda düser. Pek çok kültür bunu “siesta zamani” olarak adlandirir. Enerji toplamak için gece uykumuzu bozmayacak dozda kafein alinabilir. Ancak bu “ögleden sonra molasini”nin kisa bir yürüyüs, yesil bir içecek veya on dakikalik bir meditasyon molasiyla geçirmek daha saglikli diye düsünüyorum.
Gerçek su ki, bedenlerimiz dogal olarak enerjiktir – bizim de enerji toplamal bunlari için kahveye ihtiyacimiz yoktur. Eger kahveye ihtiyaç hissediyorsan, bir dengesizlik var demeliyim. Mesela müsterilerimden biri mesgul bir doktor. Oldukça yüksek kan sekeri sorunlari ve yüksek inflamasyon seviyeleri var. Insülin (kan sekerini düzenleyen hormon) ve ürik asit (“gut’u tetikleyebilen kimyasal) siklikla iliskilidir; Insülin seviyeleri düsük oldugunda, ürik asit de daha düsük olma egilimindedir. Günde birkaç fincan kahve içen (bildigim biri için tesvik etmedigim bir miktar) insanlarin ürik asit düzeylerinin daha düsük oldugunu ve kahve içerisindeki antioksidanlarin insülin seviyelerini etkiledigini biliyoruz.
Bu bilgileri hesaba katarak, bilimi sadece onun için dengeli bir yaklasim olusturmak için yasam tarzi seçimleriyle karistiriyoruz: Güne, kendini merkeze almak için on dakikalik bir meditasyon ile basliyor. Daha sonra, sabah antrenmanindan önce kahvalti ile birlikte yarim fincan kahve içiyor.
Eger kahve uyku düzeninizi etkiliyorsa belki de su an için kahve kullaniminizi yeniden degerlendirme ve hafifletme zamanidir.
Örnegin; bir çesit aliskanlik ya da rutini degistirmeye basladigimda bu durum çogu insanin ofisimde soguk soguk terlemesine neden oluyor. Onlara bir degisiklik yapmanin korkunç bir sey olmasi gerekmedigini hatirlatmaya çalisiyorum. Homeopati ve / veya beslenme destegi kullanarak kahve alimini azaltmanin pek çok yolu var.
Kahveyi kesmek için, günün ilk içecegi olarak limonlu ilik su içmeye çalisin. Bir saat bekleyin. Ardindan isterseniz, kahvenizi yapin, ancak daha küçük bir fincan olsun. Limon suyunun kahveye olan ihtiyacinizi azalttigini görünce sasirabilirsiniz.
Yaptigimiz seylerin çogu, günlük ritüelleri yaratmak ve bagli kalmak. Degisim, bedenlerimizin optimal düzeyde performans göstermesine yardimci olacak degisiklikler yapmakla ilgilidir. Degisim korkutucu olabilir ve bu nedenle, herhangi bir diyet ya da yasam degisikligi yapmak için çalisirken, sadece azaltmanin degil, eklemenin de bir savunucusu oldugumu düsünüyorum. Degisimi olumlu olarak çerçevelersek, üzerinde çalisma yapmak çok daha kolay olur.
Bati dünyasinin kültürü ve zihniyeti oldukça alayci olabilir veya ödül / ceza sistemini öngörebilir:
“Bunu yemeyin”, “Bu kadar egzersiz yapin”, “Bu sekilde meditasyon yapmalisiniz” vs.
Bana gelen müsterilerimin çogu, her seyi yanlis yaptigini düsündükleri için kendileri için hayal kirikligina ugrar haldeydiler. Ama hayat akici ve her an içimizde bir seyler degisiyor.
Saglikli yasam alanindaki herkesin müsterileri / hastalari için yapabilecegi en büyük hizmetin, Google aramalarina yönelmek yerine, kendi bedenlerinin sürekli degisen sinyallerini hissetmeyi onlara ögretmeye yönelik bir diyaloga baslamalari olduguna inaniyorum.